Ana içeriğe atla

NET MİYİM?

Net miyim? Gerçekten, net miyim?

Bu isteğime zıt olan her şeyi gözden çıkaracak kadar…

Diğer seçeneklerimden vaz geçecek kadar…

Seçenekler arasında kararsız kalmayacak kadar… Net miyim?

Bunu istiyorum ama gerçekten istiyor muyum? Bunun karşılığında kurbanlar verebilecek miyim? Yoksa ufak bir pürüzle karşılaştığımda şikâyet etmeye mi başlayacağım? “Aslında başka alternatiflerim de var” diye düşünecek miyim? Diğer seçeneklerin, beni rahatlatan imkanların üzerini çizebilecek miyim? Bu isteğimde kendimi seçeneksiz bırakabilecek miyim? Hedefimi değil, o hedefe giderken ki yöntemlerimi çeşitlendirebilecek miyim?

Baskılar geldiğinde yürümeye devam edecek miyim? Bütün dünya karşımda duruyormuş gibi hissettiğimde devam edebilecek miyim? Yoksa yapmam gerekenleri yarıda mı bırakacağım? O iyi bildiğim haz kaçamaklarına mı meyledeceğim?

İnsan bedelini göze aldığı kararları vermelidir.

Karar verirken etraflıca düşünmem gerektiğini biliyorum. Bu işin getireceği bedelleri tartmam gerekiyor. Çünkü sadece istemek yetmez, bedelini de ödemem gerek. Karar verdikten sonra da sürecimde ısrarcı olmalıyım. Adım atma cesaretini gösterip, ne olursa olsun netliğimi korumalıyım. Çünkü insan bedele razı olmadığında şikâyete, dış dünyayı suçlamaya, güç kaybetmeye ve verdiği kararın altında ezilmeye başlıyor. Artık hayat ona desteği kesiyor, sonuçlar sanki ondan uzaklaştırılıyor.

İnsan ancak sebebini de istediği sonuca ulaşabilir.

İsteyip de harekete geçmemek aslında yalnızca sonucu istemek oluyor. Belki başkasının canını dişine takarak elde ettiği sonuca zahmetsizce erişmek istiyor. İnsan haddi olmayan sonuçlara göz dikiyor, gerçekten hak eden olmuyor. Oysa insan bedeline katlanabildiğinde sonucu elde etme hakkı oluyor.

Evet ben bunu istiyorum! Bunun için ödemem gereken bedelleri biliyorum. Bu bedelleri de ödemeye hazırım!” Ancak insan böyle net olabildiğinde hedefine emin adımlarla gidebiliyor. Net olan insanın önünde de hiçbir engel barınamıyor.

İşte bütün bu düşünceler kafamda uçuşurken dönüp dolaşıp hep aynı noktaya geliyorum…

Gerçekten net miyim?

Yorumlar

  1. İnsan bedelini ödeyemeyeceği hiçbir sonuca talip olmamalı değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var olmak için ne bedel ödendi ? Hidayet Allah’ın lütfu olduğuna göre iman için ne bedel ödedik ? Bize verilen nimetleri sayamayacağımızı söylerken kuranı Kerim biz sayılabilecek bedeller ödeyebiliriz çokta şey etmemek lazım

      Sil
  2. İyyake na’büdü be iyyake nestein. Rabbim razı olduğu sonuçların sebeplerini ödemeyi nasip etsin.

    YanıtlaSil
  3. Gayet güzel bir irdeleme ve anlatım elinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Netlik karşımıza çıkabilecek tüm oyunları bozuyor

    YanıtlaSil
  5. Netlik gösterenlerden olabiliriz umarım.

    YanıtlaSil
  6. İnsanın bir konudaki netliği o konuyla alakalı neye rağmen neleri yapabildiği ve neye rağmen nelerden vazgeçebildiğine bağlı..

    YanıtlaSil
  7. Netlik hem güçlü olmayı gerektiriyor hem de büyük bir konfor sağlıyor. Net olanlardan olma ümidiyle...

    YanıtlaSil
  8. Elinize sağlık. Unutulan hiç değinilmeyen bir konuya değinmişsiniz. .

    YanıtlaSil
  9. Gerçekten net miyim? Bedelini ödemeye razı olup, eyleme geçtiğimizde gerçek netliğimiz ortaya çıkıyor. Netlik ıspat ister.

    YanıtlaSil
  10. Net olunca her şey çok berrak, hedefler çok net, insanın yapması gereken çok net. Ama net olmayınca her şey fırtına halinde, rüzgar nereye eserse oraya gidiyor insan. O yüzden netlik oyunu bozuyor

    YanıtlaSil
  11. Bedelsiz hedefine nasıl ulaşabilirdi insan gayet güzel bir anlatım olmuş

    YanıtlaSil
  12. 👏👏👏👏👏♥️♥️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUYUDAN ANCAK KENDİ BAŞINA ÇIKABİLİRSİN

“İlaç kullanacak seviyeye gelmişsin Mert…” Son 5 yıldır bu cümleyi 3 defa duydum. Son 5 yıldır 3. kez kendimi burada, psikologla konuşurken buluyordum. Yine kendimi kuyunun dibinde hissediyordum. Bu hastalıktan kurtulalı henüz 2 sene olmamıştı ki davetsiz misafir yine hayatıma girdi. “Duyuyorsun beni değil mi Mert, ilaç kullanacak seviyeye gelmişsin dedim…” Sahi neydi beni bu seviyeye getiren? Psikoloğun ilaç kullanacak seviyeye gelmişsin dediği… Hem gerçekten ilaç işe yarıyor muydu ki? Benim bu sözde hastalığımı geçiriyor muydu, yoksa sadece tekrar yüzeye çıkana kadar hayatımdaki sorunların üzerini mi örtüyordu ? “Niye susuyorsun Mert? Daha önce ilaç kullandığında kendini iyi hissetmiştin, öyle değil mi?” Tabiiii… Kazan dairesindeki yangını bana haber veren uyarı sistemini kapatmamı ve hiçbir şey yokmuş gibi gemiyi kullanmaya devam etmemi sağlamıştı. Fakat kazan dairesindeki yangın devam ediyordu. Üstüne üstlük hiçbir şey yokmuş gibi güvertede güneşleniyordum. Gerçek anlam...

SEN BU DEĞİLSİN

Anlamak gerçekten çok zor! İnsanlar neden bu kadar moralsiz?   İnsanı cesaretlendirici tek bir sözcüğün yokluğu aslında o insanın ölümü. Ah insan bunu bir bilse. Eğer ki o övgüyü hak ettiğimizde o övgüyü kendimize almak yerine verebilsek ve şunu söyleyebilsek; ”Sen iyilik için nihai güçsün”. Eğer sen öyle olmak istersen. Demiri hiç kimse yok edemez kendi pası hariç. İnsanı da kimse yıkamaz, kendi düşünceleri hariç. Bir insan kendiliğinden öfkeliyse, kendi iç huzurunu sağlayamadıysa, o insan yorgundur. O insan beklenmedik tepkilerle başkalarının kalbini kırandır. Aslında o dışarıya değil kendisine öfkelidir. Sokaklarda yorgun yorgun dolaşan insanlar görürüz. Aslında insanın enerjisi dışarıda çalıştığı her türlü işe yetecek kadar yüksektir. Bazı insanlar ne kadar ağır iş yapsalar da enerjikler ve mutlular. Peki neden? Çünkü potansiyelinin farkında ve kendisiyle barışıklar. Fakat, sen kendinle barışık olmadığın sürece olumsuz düşüncelerden çıkamıyorsun. Başımı alıp gideceğim diyor...