Ana içeriğe atla

O EVDEN ÇIK

 

O EVDEN ÇIKMAK YA DA ÇIKAMAMAK, İŞTE BÜTÜN MESELE BU…

İnsan “O EVDEN ÇIKAMIYOR” kendi oturduğu evden çıkamıyor…

Peki, neden çıkamıyor?

Alışıyor çünkü insan…

Oraya gitmeye gelmeye, yola, komşuya, bakkala veya fırına terziye yada restorana alışıyor…


Ve daha da önemlisi içindeki insanlara da alışıyor…

Önce anne babaya, varsa kardeşe, komşulara, arkadaşlara da alışıyor…

Sonra yatılı okul için lise, üniversite gibi nedenlerle alışkanlıklarından ayrılmak….

İnsana iyi geliyor…

Bazen de mutlu bir yuva hedefiyle ayrılmak…

Bu da insana iyi geliyor…


Eski alışkanlıkların kalmadıkça insan bazı dirençlerini kırmak zorunda kalıyorsun…

Mesela yurtta aynı odada 8 kişi kalmaya alışıyor…

Sonra erkekler için askerlik geliyor; orada alakasız yerlerden ve farklı kültürlerden gelen insanlarla da kalmaya  alışıyorsun… Normal hayatında konuşmaya dahi tenezzül etmeyeceğin askerlik arkadaşın başka bir bölüğe gidince gözlerin sulanıyor…

O EVDEN ÇIK…

Doğduğun evden çık…

Ailenin yaşadığı evden çık…

İlkokuldan çık…

Liseden çık…

Üniversiteden çık…

Doğduğun şehirden çık…

Kendi evinden çık…

 

Aslında bu dünya bizim evimiz …

Gördüğümüz en büyük ev bu Dünya…

Aslında biz Dünyalı da değiliz de o da ayrı bir konu…

 

Aslında dünya cennetin  bazı esintiler taşıyor…

Biz o esintilere çok kaptırıyoruz kendimizi…

Bir boğaz manzarasına…

Yemyeşil bir ormanda turkuaz bir göle…

Ya da sonsuzluk hissi veren lebi derya bir manzaraya…

Çok güzel bir kadına, ya da erkeğe…

Ve hatta kendimize, vücudumuza ve dahası kendi zekamıza….

İşimize, eşimize, çocuğumuza, annemize, babamıza, kardeşimize, evimize, arabamıza vs.

Aslında bunlar da bizim evlerimiz belki de…

Gördüğümüz en büyük dünya evinde  kendimize; farklı farklı, irili ufaklı evler oluşturuyoruz…

Ve bir yerden sonra bunlara alışıyor ve vazgeçemiyor insan…


Ama asıl evimiz ne bu dünya, ne de içerisindekiler… Ama biz bunu hep unutuyoruz….

Çünkü unutmak çok kolay ve bu işimize geliyor…

Geçici büyük bir evde olduğumuzu unutmadan… Kendi zihnimizde oluşturduğumuz irili ufaklı evlere fazla takılmadan….

Asıl evimize doğru yaptığımız bir yolculuktur belki hayat…

Asıl evimiz çok büyük ve çok güzelmiş…

Asıl evimizde buluşmak dileğiyle…


Her adresin bir yolu vardır… J


GET OUT OF THE HOUSE


TO GET OUT OF THE HOUSE OR NOT. THAT IS THE QUESTION

 

Human “cannot get out of the house” I cannot get out of the house he resides in. 

Then, why he cannot?

Because he gets used to it…

He gets used to going and coming, the road, the neighbors, the grocery or the bakery or the tailor and restaurant in the neighborhood.

First, he gets used to the parents and the siblings if he has neighbors the friends too.

Then he leaves the habits for reasons such as boarding school high school or the university. That does good to him.

Sometimes to leave for a happy home. That also does good to him.

He has to break some resistance as he leaves old habits.

For example, he gets used to staying with eight people in the same dormotery room.

Then for boys, there's a military service. He gets used to staying and living with people from different cultures and irrelevant places.

Your eyes are filled with tears when your military front whom you would never deign to talk goes to another troop.

Get out of that house

Get out of that house where you were born

Get out of that house where your family lives

Get rid of

Get out of that high school

Get out of that university

Get out of that City where you born

Get out of that house what you own

Actually, this world is your house

Thhis worls iş the biggest house we have ever seen

Bu the way we are not belong to this world but it is another matter.

Actually, the world keeps the same breeze from heaven. 

We are wrapped up in this breeze.

In a bosporus view

In a turquoise lake in a green forest or in a sea view that gives an Infinity feeling

In a beautiful woman or a handsome man

Moreover, in ourselves, in our body, or what is more in our own intelligence.

In our jobs, our partners, our children, our mothers, our fathers, our siblings, our houses, our cars… etc

All these are also our houses…

We create different large and small houses in this big world house we have ever seen

And after a while human gets used to those and cannot give up. But our real house is neither in this world nor the things inside.  But we always forget this.

Because forgetting is easy, and it suits our looks without forgetting being a temporary big house… without forgetting being a temporary house… without being attached to the big and small houses that we create in our mind.

Life is maybe a trip to our real house.

Our real house is said to be spacious and very beautiful.

Wish we meet in our real house. 

Every adress has a way

Yorumlar

  1. Ne kadar güzel bir bakış açısı olmuş
    İnsanın bagımlılıklarından kurtulması için önce fark etmesi gerekir ve bu yazı çöm güzel bir farkındalık olmuş 👏👏👏

    YanıtlaSil
  2. Çıktığında Daha iyi yerde olacağını bilenler o evden çıkıyor.

    YanıtlaSil
  3. İnsan bu hayata o kadar uyumsuz ki,her yerden bir gün çıkmak zorunda kalıyor.Aslında her çıkış bir gerçekliğe gidişte bir hatırlatma.
    Hatırladığın her şey bir sakınma, her sakınma bir yaklaşma ve güçlenme.
    O evden çıkmak önemli,ama nasıl çıktığın daha ……!

    YanıtlaSil
  4. İnsan ne kadar gerçeğe yakın yaşarsa yaşadığı gerçeğe yakın bir ev olur, ...asıl ev bazen hapishanen bazen cennetin olur...

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim yazı için, ellerinize sağlık. İnsanın gerçek kopamam dediği yerde seçim olasılığı yoksa kopuyor. İnsan aslında zor zannettiği için bir değişimi istemiyor. Seçenek varsa o zaman kolay olanı seçiyor. Bedel herşey bedel, bedel ödemek insana zor geliyor. Bu dünyadaki bedeller bizim gerçek evimizin adresini oluşturacak. Anlık hazlar için sürekli acılar çekmeyelim. Her şey dengede olursa mutlu ve başarılı olur insan. O zaman her yer benim ecim olur ama asıl önemli olan evim ebedi kalacağım evim. Orada huzur var, sekine var.

    YanıtlaSil
  6. Dünya böyle ise asıl evimiz nasıldır kim bilir? Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  7. Evinden bir süre ayrıldığında ev gibisi yokmuş deriz ya, evet ev gibisi yok bir gün eve döneceğiz...

    YanıtlaSil
  8. Bu dünyada hep sahip olmaya çalışıyoruz. Hep bir şeyler istiyoruz. Bu istediğimiz şeyler için ömrümüzü harcıyoruz. işte o elde ettiklerimizi burada bırakıp gideceğiz. Çünkü burası bizim asıl vatanımız değil. Teşekkürler hatırlattığınız içinTeşekkürler hatırlattığınız için

    YanıtlaSil
  9. Elinize sağlık çok güzel

    YanıtlaSil
  10. Ev sahibinin arayıp “Kusura bakmayın ama evi satmak durumundayım” dediği bir zamanda yazının denk gelmesi :))

    Kaleminize sağlık olsun. 💐
    Yazıyı karşıma çıkarana şükürler olsun 🙏

    YanıtlaSil
  11. Evet haklısınız 🌹 Çık o evden ve seni neler bekliyor gör...

    YanıtlaSil
  12. Doğrusu insanoğlu çok unutan bir canlı. Bu dünyadan bir gün göz edeceğini hep unutuyor. Unutmak işine geliyor. Güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. O evden çık.. Rahatlık tuzağından çık.. O riske cesaret göster ki daha iyisi senin olabilsin ..

    YanıtlaSil
  14. Evden çıkmadan eve dönmeyi hak etmez insanoğlu..

    YanıtlaSil
  15. Bu değer biçilemez bir kestirme bilet çok şükür…

    YanıtlaSil
  16. Evcimenlere gelsin...

    YanıtlaSil
  17. Gerçek evimizde buluşmak dileğiyle inşALLAH

    YanıtlaSil
  18. Yolun doğru mu yanlış mı belli olduğu seçim… Adres seçimi…
    Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  19. geçici olan bir araçtayım... kalıcı bir yere gidiyorum. aracımın çok iyi olmasına gerek yok ama gideceğim yer çok önemli çünkü sürekli oradayım. aracımda kötü olsun demiyorum ama razıyım aksaklıklara sabredebilirim. işin aslına bakarasan aracın geçici olduğunu bildikten sonra araçla ilgili isteklerim epey azaldı. şimdi gideceğim yerin hayalindeyim... yeter ki kaza bela olmadan bu yolculuk bitsin bu araç beni doğru amacımda olan yere götürebilsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazı için teşekkürler...bazen ne zor alışkanlıkları terk etmek.. bize verilenler ile kendimize nasıl bir sınır koyuyoruz... Oysa ki... Sonsuz seçenekler arasından bizim seçimlerimiz ile ilgili her şey

      Sil
    2. Merhaba, güzel yazı olmuş. İnsan konfor alanından çıkmadan, ancak sıradan bir hayat yaşar…

      Sil
  20. Kaleminize saglık. İnsan konfor alanını terk etmeden, sakınmalarını nasıl yapabilir? Sınavını nasıl verebilir? Hayat bizden ne istiyor. Bunların hepsini bilinç açıklığıyla, düşünerek, irdeleyerek bulabiliriz.

    YanıtlaSil
  21. Alıştığı hayatın dışında insanı kim bilir neler bekliyor? Tabi o adımı atmaya cesaret edebilirse ancak bunu öğrenebilecek...

    YanıtlaSil
  22. Dünyada kiracıyız, hem de bedava oturun demişler, hesabı ev sahibi olduğunuz yerde keseriz demişler..

    YanıtlaSil
  23. Geçici olan bir hayatta takılı kalmak, rutin'in dışına çıkamamak...
    Çok güzel bir bakış açısı kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  24. Ne güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  25. İnsan direnç ve trendlerini yani kendi kabuğunu kıramadığı sürece gideceği yolun onun sonuçta varmak istediği hedefin yol yolu olup olmadığını anlayamaz. İşte bu sebepten dolayı insan önce hedefinin ne olduğunu belirlemesi için Kabuğundan çıkmalı kendi kabuğunu kırmayı başarmalıdır. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  26. Yolcunun yoldakilere bakıp kalması ve varacağı asıl yerden uzaklaşması ne kadar üzücü. Kalıcı olmadığımız bir yerde kalıcıymış gibi davrandık. O evden çık ki çıkamadığın evi görebilesin …

    YanıtlaSil
  27. Konfor alanı insanın rahatlık tuzağı ne yazık ki..elinize sağlık

    YanıtlaSil
  28. Çıkıp gitmek ne güzel..

    YanıtlaSil
  29. Rutinden çıkıp harekete geçmemiz gerekiyor demek ki. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  30. Daha iyisi için vazgeçmek gerek bazen, daha doğru bir adrese varmak.oçin yola koyulmak gerek

    YanıtlaSil
  31. Güzel anlatımış gideceğimiz gerçek ev belli

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KUYUDAN ANCAK KENDİ BAŞINA ÇIKABİLİRSİN

“İlaç kullanacak seviyeye gelmişsin Mert…” Son 5 yıldır bu cümleyi 3 defa duydum. Son 5 yıldır 3. kez kendimi burada, psikologla konuşurken buluyordum. Yine kendimi kuyunun dibinde hissediyordum. Bu hastalıktan kurtulalı henüz 2 sene olmamıştı ki davetsiz misafir yine hayatıma girdi. “Duyuyorsun beni değil mi Mert, ilaç kullanacak seviyeye gelmişsin dedim…” Sahi neydi beni bu seviyeye getiren? Psikoloğun ilaç kullanacak seviyeye gelmişsin dediği… Hem gerçekten ilaç işe yarıyor muydu ki? Benim bu sözde hastalığımı geçiriyor muydu, yoksa sadece tekrar yüzeye çıkana kadar hayatımdaki sorunların üzerini mi örtüyordu ? “Niye susuyorsun Mert? Daha önce ilaç kullandığında kendini iyi hissetmiştin, öyle değil mi?” Tabiiii… Kazan dairesindeki yangını bana haber veren uyarı sistemini kapatmamı ve hiçbir şey yokmuş gibi gemiyi kullanmaya devam etmemi sağlamıştı. Fakat kazan dairesindeki yangın devam ediyordu. Üstüne üstlük hiçbir şey yokmuş gibi güvertede güneşleniyordum. Gerçek anlam...

NET MİYİM?

Net miyim? Gerçekten, net miyim? Bu isteğime zıt olan her şeyi gözden çıkaracak kadar… Diğer seçeneklerimden vaz geçecek kadar… Seçenekler arasında kararsız kalmayacak kadar… Net miyim? Bunu istiyorum ama gerçekten istiyor muyum? Bunun karşılığında kurbanlar verebilecek miyim? Yoksa ufak bir pürüzle karşılaştığımda şikâyet etmeye mi başlayacağım? “ Aslında başka alternatiflerim de var ” diye düşünecek miyim? Diğer seçeneklerin, beni rahatlatan imkanların üzerini çizebilecek miyim? Bu isteğimde kendimi seçeneksiz bırakabilecek miyim? Hedefimi değil, o hedefe giderken ki yöntemlerimi çeşitlendirebilecek miyim? Baskılar geldiğinde yürümeye devam edecek miyim? Bütün dünya karşımda duruyormuş gibi hissettiğimde devam edebilecek miyim? Yoksa yapmam gerekenleri yarıda mı bırakacağım? O iyi bildiğim haz kaçamaklarına mı meyledeceğim? İnsan bedelini göze aldığı kararları vermelidir. Karar verirken etraflıca düşünmem gerektiğini biliyorum. Bu işin getireceği bedelleri tartmam gerek...

SEN BU DEĞİLSİN

Anlamak gerçekten çok zor! İnsanlar neden bu kadar moralsiz?   İnsanı cesaretlendirici tek bir sözcüğün yokluğu aslında o insanın ölümü. Ah insan bunu bir bilse. Eğer ki o övgüyü hak ettiğimizde o övgüyü kendimize almak yerine verebilsek ve şunu söyleyebilsek; ”Sen iyilik için nihai güçsün”. Eğer sen öyle olmak istersen. Demiri hiç kimse yok edemez kendi pası hariç. İnsanı da kimse yıkamaz, kendi düşünceleri hariç. Bir insan kendiliğinden öfkeliyse, kendi iç huzurunu sağlayamadıysa, o insan yorgundur. O insan beklenmedik tepkilerle başkalarının kalbini kırandır. Aslında o dışarıya değil kendisine öfkelidir. Sokaklarda yorgun yorgun dolaşan insanlar görürüz. Aslında insanın enerjisi dışarıda çalıştığı her türlü işe yetecek kadar yüksektir. Bazı insanlar ne kadar ağır iş yapsalar da enerjikler ve mutlular. Peki neden? Çünkü potansiyelinin farkında ve kendisiyle barışıklar. Fakat, sen kendinle barışık olmadığın sürece olumsuz düşüncelerden çıkamıyorsun. Başımı alıp gideceğim diyor...